Hızlı Git
İşitsel peyzaj, belli bir bölgeye özgü ayırt edilebilir sesler ve arka plan gürültülerinin işitsel algılama üzerinde olumlu olabilecek etkilerini ortaya koyarak alan korumayı özgün duruma getirmeyi amaçlar.
İşitsel peyzaj kavramı; kaybolmuş ya da kaybolmaya yüz tutmuş sesler üzerinde çalışmayı, doğadaki seslerin kullanılması yoluyla besteler yapılmasını, bu seslerin kaydedilip belgelenmesini içeren geniş bir kapsama ulaşmıştır.
İşitsel peyzaj, bireyler ile çevre arasındaki ilişkilere bağlıdır. Ses kaynakları işitsel çevrede özel bir akustik zenginlik oluşturur ve sesle etkileşime giren kişilerin o seslere anlamlar yüklemesini sağlar. Dolayısıyla, ses ve ses kaynakları insanların düşünce, his ve yaratıcılıkları üzerinde sınırlandırıcı ya da destekleyici bir etki yaratır. İşitsel peyzaj kavramı; işitsel peyzaj ekolojisi (soundscape ecology) ve işitsel peyzaj tasarımı (soundscape design) kavramları ile çok yakın ilişkilidir. Literatüre göre akustik ekoloji (acoustic ecology) de işitsel peyzaj ekolojisi ile aynı anlamda kullanılmaktadır. İşitsel peyzaj ekolojisi (soundscape ecology); bir işitsel peyzajın, içinde yaşayanların fiziksel tepki ve davranışsal özellikleri üzerinde yarattığı etkileri araştıran alan olarak ifade edilebilmektedir.
İşitsel peyzaj kavramı ilk kez Michael Southworth tarafından 1967 yılında The Sonic Environment of Cities adlı çalışmasında ortaya atılmıştır. Southworth bu çalışmanın amacını kenti dinleyerek anlamak ve aynı zamanda ses algısının zaman içinde nasıl değiştiğini belirlemek olarak tanımlamaktadır. İşitsel peyzaj literatürü için bir diğer öncü figür Schafer ise işitsel peyzajı ‘belirli bir alandan insan kulağına ulaşan seslerin tümüdür’ şeklinde tanımlamıştır. Aynı zamanda Schafer kentlerin işitsel peyzaj örüntüsünün değiştiğini ve bu değişiklikleri takip ederek kentlilerin psikoakustik algısını inceleyerek metodolojiler geliştirilmesi gerektiğini vurgulamıştır.
İşitsel Peyzaj Tasarım Örnekleri
Buna ilişkin bazı tasarım örnekleri mevcuttur.
1. Thames Barrier Park (Londra, İngiltere)
“Thames Barrier Park”, Londra’da Thames Nehri kıyısında yer alan 1950’lerden sonra, Londra’da ilk nehir kenarı parkı olarak işitsel peyzajı da dikkate alınarak tasarlanmış bir parktır. Londra rıhtımlarının geçmişini yansıtmak adına parkın ortasından yeşil bir hendek geçmektedir. Hendek, trafik gürültüsünü maskelemenin yanı sıra parka görsel bir hareket kazandırmıştır. “Thames Barrier Park”, tasarım sürecinin başından itibaren işitsel peyzajın dikkate alınması ve diğer duyusal deneyimlerle bütünleştirilmesi açısından işitsel peyzaj tasarımına iyi bir örnek olarak gösterilebilir.
2. Harmonic Bridge (Millennium Köprüsü) (Londra, İngiltere)
İnsanların çevresel sesler ve ortamlar arasındaki ilişkiyi yeniden düşünmelerini sağlamayı hedefleyerek, akustik çevreyi ve çeşitli heykelleri kullanarak sanatsal bir işitsel peyzaj yaratan ses sanatçışı Bill Fontana; 2006 yılında Londra’da yer alan “Millennium Köprüsü”nde, “Harmonik Köprü” isimli bir ay süreli sanatsal bir çalışma yürütmüştür. “Harmonik Köprü” isimli bu çalışmasında, Londra’daki asma köprü olan “Millennium Yaya Köprüsü” üzerindeki taşıyıcı kablolara titreşim sensörleri yerleştirmiştir. Kayıt altına alınan bu ses kompozisyonu bir ay boyunca Tate Modern’de ve Southwark-Londra metro istasyonu girişinde yer alan hoparlörlerden çalmıştır.
3. Sheaf Meydanı (Sheffield, İngiltere)
Sheaf Meydanı, İngiltere-Sheffield’da eskiden otopark ve taksi durağı olarak kullanılan tren istasyonu önündeki açık alandır. Meydan, özellikle yoğun kullanıma sahip olan çevre yolu üstünde yer alması sebebiyle özellikle karayolu kaynaklı yüksek ses seviyesine maruz kalmıştır. Meydanın yeniden tasarım sürecinde, yayalar için daha sıcak bir alan oluşturulması ve istasyon kullanıcıları için de dinlenebilecekleri bir alana dönüştürülmesi esas alınmıştır. Tasarımcılar, insanların dinlenmek isteyecekleri bir alan tasarlarken işitsel peyzaj ortamının iyileştirilmesi ve trafik kaynaklı yüksek sesi azaltmayı hedeflemiştir.
4. Giardino Sonoro (Ses Parkı) (Floransa, İtalya)
İtalya’nın Floransa şehrinde çok yoğun kullanılan bir ana yolun yakınında yer alan kentsel yeşil alanda, sessiz veya daha hoş akustik çevresi olan bir kentsel mekan yaratmak amacıyla ses ve ışık içeren heykellerle tasarım yapılmıştır. Alanda üç farklı türde ses kompozisyonu oluşturularak, heykeller aracılığıyla ortamdaki kullanıcılara dinletilmiştir.
5. Soundscape Park (Miami, Amerika Birleşik Devletleri)
Miami sahilinde yer alan 2,5 dönümlük bir alanda tasarlanan kent parkı hem kentsel bir kaçış alanı hem de sosyal ve kültürel etkinlikler için bir buluşma yeri olarak düşünülmüştür. Miami Soundscape Park’ı diğer kentsel alanlardan ayıran en önemli özelliği, daha önce benzeri olmayan bir görsel-işitsel uyumun tasarımda kullanılmasıdır. Parkta konstrüksiyon elemanları içinde tasarlanan hoparlörler sayesinde gelen ziyaretçiler dinlenirken diğer yandan da klasik müzik dinleyebilmektedir.